Elma


     Çamurlu ayakkabılarıyla dar sokakta tüm hızıyla koşuyordu küçük çocuk,gözüne kaçan yağmur damlalarını umursamadan.Su birikintilerine girip çıktıkça eski ayakkabıları çamurdan arınıyordu.Diken diken olan tüyleri,üşümeye başladığının göstergesiydi.Kıyafetlerinden en kuru kalanı,kolsuz,yamalı yeleğinin altındaki bej renkli gömleğiydi.Koşarken,kucağındaki kırmızı elmaların düşmemesi için oldukça özen gösteriyordu çocuk.Ona bakan gözleri umursamadan bir evin bahçe duvarının arkasına saklanıverdi. Peşindeki düdük sesinin duyulmayışı kaçmayı başardığının bir belirtisiydi.Fakat çok geçmeden çevredeki insanlar bekçiye,çocuğun nerede olduğunu gammazladılar. Kafasını duvarın köşesinden uzatarak etrafı kolaçan etti çocuk.Ona doğru gelen bekçiyi görünce ne yapacağını şaşırdı.Panik anını atlatınca,kucağındaki elmaları bahçe duvarının hemen dibine bırakıp üzerlerine yeleğini örttü ve duvarın arkasından çıktı.Bekçi çocuğu görünce adımlarını hızlandırdı ve yaklaşınca çocuğu sağ kolundan yakaladı;
"Nereye kadar kaçabileceğini sanıyordun piç kurusu?"
Çocuk sol eliyle yüzündeki yağmur damlalarını sildi.Bekçi bir soru daha sordu;
"Elmaları ne yaptın? Pis hırsız!"
"Sizden kaçarken hepsini düşürdüm." dedi çocuk inandırıcı olmasını umut ederek.
Bekçi sağ elinin işaret parmağını kaldırarak şunları söyledi tehditkar bir tavırla;
"Eğer bir daha o bayanın bahçesinden meyve çalarsan,bir daha ki sefer hiç uyarmadan seni bir güzel pataklar sonra da polise veririm!"
Çocuk korkmuş gözlerini bekçinin suratına dikip;
"Tamam efendim,bir daha yapmayacağım." demekle yetindi.
Bekçi sert bir hareket ile çocuğu ıslak kaldırıma doğru itti.Oradan uzaklaşırken son bir uyarı bakışı daha attıktan sonra insanların arasında kayboldu.Çocuğun üstü başı batmıştı.Ama alışık olmadığı bir durum değildi bu.Ayağa kalkmaya çalışırken ona anlamsız gözlerle bakan yaşıtını fark etti.Kıyafetleri kusursuz güzellikteydi,annesinin elindeki koca şemsiye yağmur damlalarını bertaraf ediyordu.Elindeki elma şekeri kim bilir ne kadar tatlıydı.Bir kendi haline baktı çocuk bir de karşısında duran zengin çocuğa.İmrenerek doğruldu ve duvarın arkasına doğru yürüdü.Etrafına baktıktan sonra yeleğini alıp üzerine geçirdi.Elmaları tekrar kucağına alıp evinin yolunu tuttu.Bulutlar çocuğun daha fazla ıslanmasına izin vermeyip ağlamayı kestiler.Etrafını izleyerek yürümeye devam eden çocuğun dikkatini manavdan meyve alan bir adam çekti.En iyilerini seçtiriyordu adam ve neredeyse her meyveden almıştı.Çocuk elindeki kimisi yarılmış,kimisi çürük elmalara baktı.Gülümseyerek;
"Annem bunları görünce çok sevinecek." dedi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mutluluğun Paragrafı

Sevmek Yetmez

Hayal